22 Ekim 2016 Cumartesi

Diyabetli Çocuklar Zirvesi

 19 Kasımda Bahçeşehir Üniversitesinde düzenlenecek etkinlikte teşekkür etmek istediğiniz kişiler için kendi hikayenizi paylaşıp onlara teşekkür plaketi verebiliyorsunuz. Ben de  tam olarak yaşım uymasa da böyle bir yazı yazmak istedim.




Aslında bu yazıyı yazmam ne kadar mantıklı bilmiyorum, sonuçta diyabetli "çocuklar" zirvesi ve daha çok onların hikayelerini görmek istersiniz ama ben kendi hikayemi yazacağım. Diyabetle tanışmam biraz geç oldu aslında. 18 yaşıma girmiş, üniversiteyi kazanmıştım. Okulun başlarında pek hissetmiyordum etkileri, birkaç hafta sonra o zamana kadar olandan farklı hissetmeye başlamıştım. Klasik belirtiler, çok su içme çok idrara çıkma falan. İnternette araştırdım önce biraz ama internette en ufak şeyi bile kansere bağlayan amaçsız insanlar olduğu için pek de inanmadım yazılanlara ama ara ara diyordum arkadaşlarıma bence ben şeker hastasıyım diye. Onlar da bana kendilerinde düşündükleri hastalıkları söylüyolardı arada kaynayıp geçiyordu öylece.
   Bir haftasonu Şölen hoca cumartesiye ek ders koydu. Okul açıldığından beri ilk ek dersti ve gitmek istedim. Sabah biraz geç çıktığım için derse geç kalmıştım ama onca yoldan sonra içeri girmek istedim, hoca da bir şey demedi ve oturdum dersi dinlemeye başladım. Ekranda şeker hastalığı sunumu vardı ve belirtilerden bahsediyordu hoca. Öyle olunca daha da dikkatli dinlemeye başladım. Dersten sonra artık emindim şeker hastası olduğumdan. İlk fırsatta açlık kan şekeri ölçtürmeye gittim ve sonuç tahmin ettiğim gibi çıktı.
   Artık daha farklı olacak gibi hissettim başlarda, belki bir hafta öyle yaşadım. İğne yaparken etrafımdakilerin bakışlarından utandım. Ancak şuan olayların üstünden nerdeyse 2 sene geçti hatta zirvenin olduğu gün 19 Kasımda tam 2 sene olmuş olacak. Ben bu süre zarfında Şölen hocanın yanına gidip farkında olmadan hayatıma nasıl etki ettiğine dair teşekkür etmeyi düşündüm defalarca ama bir türlü yapamadım. Şimdi bu zirve vasıtasıyla teşekkür ederim hocam komplikasyon oluşmadan diyabetimin farkına varmamı sağladığınız için.

16 Ekim 2016 Pazar

Low Battery

Bu hafta okulun 5. haftasına başlıyoruz. Evvelsi haftanın bitişiyle pilimin bitmek üzere olduğunu anlamıştım. Son haftayla beraber pilim bitti. Hafta sonu 1 saat bile uğraşamadım sunum için. Bu haftaya pilim bitik şekilde başlayacak olmam düşündürüyor.


  Pazartesi 8 saat teorik davul gibi kafa ama akşamına inferno. Bir şekilde atlatılır..

  Salı sabahtan boş teorikler öğleden sonra endo pratik. Pratikleri seviyorum.

 Çarşamba hoca artık bitir dediğim teorikler ama öğleden sonra tatil 

  Perşembe ful lab pratikler öyle ya da böyle biter

 Cuma da hep teorik ama son gün diye katlanırız 


Aslında hafta bir şekilde bitiyor ama haftasonu da çok hızlı bu tempo bana bi tık ağır geldi bu hafta sunum da var belki o yüzden bu halim yarın sunum işini kafamda bitirirsem ve zelihadan dişleri alırsam daha enerjik olurum

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Whatsapp Grubu

   Bir seneyi biraz geçkin süre önce ortaokul arkadaşım bir sözlük kurma planından bahsetti. O gece isim düşündük falan sözlükspottan açtı sözlüğü. Okulların kapanmasına vardı daha, böylece okul arkadaşlarına yaydı. Liseden bir kaç arkadaşına söyledi bir de ortaokuldan ortak arkadaşlara söyledi. Ha bir de Facebook'tan tanıştığı arkadaşları vardı unutmadan yazayım onları da. Yani genel olarak sözlükte herkes onun arkadaşıydı. 
   Başta başlık açıp içeriği genişletiyorduk, bir yere kadar güzel gitti ama yeni üye gelmeyince ve mevcut üyelerin ilgili oldukları yeni şeyler olmayınca sözlük durma noktasına geldi. Böyle olunca whatsapp grubu açma fikri geldi aklımıza, açtığımızda hala biraz entry giriliyordu. Her amaç için grup vardı: siyaset, sanat, oyun... Bir süre böyle devam etti ama bi yerden sonra ana gruptan mesajlaşılmaya geçildi. Her şeyi konuşuyorduk, goygoy falan dönüyordu hep. Bi yerde bu durumdan sıkılan arkadaşım goygoy grubu kurdu ve kendi çıktı o gruptan ama biz başka bir goygoy grubu ile devam ettik. Arkadaşım arkasından iş çevirdiğimizi sanıp bize darıldı bi ara ama durumu anlatınca sorunlarımız çözüldü ve en son açtığımız ve hala devam eden gruba katıldı.
   Çok farklı tipler tanıdım grupta, eskiden beri tanıdıklarımın çok yeni özelliklerini gördüm. Biraz grupta  tanıdıklarımdan bahsetmek isiyorum. Fakat isim vermeden yapıcam bunu, gruptakiler anlar büyük ihtimal ama başkasının anlaması zor. Zaten kişilerin kim olduğunu bilmenize gerek yok.
   H: Uzun bir süre gruptaki sevmediğim kişi oldu, hatta düşman seviysindeydik goygoy yapıyor olsak da gerçeklik payı vardı. Bir buluşma yaptık ve onu ilk gördüğüm anda bütün ön yargım yıkıldı ve o günden sonra hiç karşısında olmadım.
   A: Grubun en deli dolusu. Her şey hakkında yorum yapabilir ki yapıyor da. Fikirleri çok değişken ve çok uç. Henüz tanışmadım ama tanışsam çok şey katar heralde bana.
   G: Grubun ikinci tanıştığım kişisi. Baya da sohbet etme fırsatımız oldu aslında. Sevdim kensini, o da delidolu ama A gibi değil, biraz daha kabul edilebilir seviyede. Eski arkadaşlarımdan olmasını isterdim.
   Ö: Sözlüğün kurucusu. Hepimizi bir araya getiren kişi. Yaptığı iş genel olarak çok işime yaradı, tek mesajla bi sorunumu çok fazla arkadaşıma sorabiliyorum.
   S: Ortaokuldan ortak arkadaşımız. Bir o kaldı bu şekilde gelenlerden. Onun hakkındaki düşüncelerim örneklerle kanıtlandı fakat hala çözemediğim bazı noktaları var. 
   K: Sözlükten baya sonra geldi. Hala tam olarak ısınamadım kendisine ama kaliteli birine benziyor. Grubun şu sıralar aktiflerinden.
   Burada yarısını anlattım bir bu kadar daha kişi var grupta ama kafamda çok yer etmemişler. Bazıları az mesaj atıyor bazıları ismi geçince görüyor sadece. Bunlar dışında da başlarda çok kişi vardı ama bir bir döküldüler. İyi de oldu kalabalık olmak güzel değildi zaten, şuan küçük samimi bir grubumuz var ve birbirimizi sadece yazdıklarımızdan tanıyoruz. Böyle bir şeyi parayla satın alamazsınız. 





















  







23 Temmuz 2016 Cumartesi

Darbe Girişimi ve Sokaktaki Nöbetler

   15 temmuz akşamında yaşanan olaylar aynı anda bir çok duyguyu hissetmeme sebep oldu. Böyle durumlarda zaten bilgi kirliliği çok oluyor, bir de hassaslık artınca insan bi süre düşünmeden kabul ediyor gelen bilgileri. Beni en çok etkileyen Rte ile ilgili olandı. Önce gruplarda kaç gündür ortada yok hala da konuşmadı tarzı mesajlar geldi, sonra bir gruptan şehit edilmiş mesajı geldi. Tabi ki inanmak istemedim başta ve savuştururdum kafamdan. Neyse ki CNN'e çıkması pek sürmedi de güçlü kalabildim. 
   Darbe girişimi hakkında hem çok fazla konuşuldu hem de benim yorumlamamın pek de önemi olmaz ama sokak nöbetleri hakkında çok karışık duygularım var. Bunlardan bahsetmeme kimse bir şey demez heralde. İlk gece ortam sıkıntılıydı ve dışarı çıkarsak bir zarar gelebilir diye düşünüyordum. Arkadaşlarıma çıkmayın, evde dua edin diye yazdım o gece. Tabi bazıları ben o mesajı yazana kadar yola çıkmıştı bile. Çok şükür yakın tanıdıklarım sağ salim atlattı ama bir sürü de şehit haberi almıştık. Başta bunun halkın çıkmasıyla olacak iş olmadığını düşünoyordum ama sonra acaba savaş ile eş değer miydi demeye başladım ve hala sorguluyorum. 
   İlk geceden sonra hala bir girişim daha olabilir diye sokaklarda durmaya devam etti halk ama daha çok kutlama havasındalardı. Tabi önceki gece çok kötü sonuçlanabilecek şeylerden kurtulmuştuk kutlama yapılabilirdi ama buna da tam emin değildim ve hala değilim. Bulunduğum ortamın da etkisi oldu sanırım bunda. Ailem temkinli davranmayı seçmişti, belki arkadaşlarımla olsam köprüye, emniyete, saraçhaneye gidenlerden olcaktım. Pazartesi ailem konvoya katıldı ama ben evde değildim etrafımda bu amaç için çıkan insanlar vardı ama benim amacım farklıydı. Perşembe günü de aynı şekilde oldu. Bi gün kuzenlerim bisikletle çıkalım dedi ama ona da katılmadım. Sonuç olarak hiç sokağa çıkmadım bu amaçla ama çıkanlara bakınca benim de içlerinde bulunduğum kesim orada. Bu beni sorgulamaya itti. Acaba neden sokağa çıkmadım, acaba durumun ciddiyetini mi kavrayamadım? Hala düşünüyorum.









11 Temmuz 2016 Pazartesi

Sonuçlar (6)

   Hepsinden geçtim. İkisi cc biri dc. Son sınav bayramdan sonra açıklandı o yüzden yazıyı beklettim. Aslında son sınavın üzerine çok şey yazılabilirdi. Son sınav 4 aşamalı ve her aşama aslında ayrı başına ders. Yani millet bu sınavı 4 gün içinde oluyor.
   Final sorularını çıkardığımız için rahattık ama eğer hocalar finalden farklı sorsaydı hepimizin işi yaştı. 5 saaat aynı derste bulunduk daha önce çok kez ama bu sınavın kötü geçmesi sene tekrarı olarak biliniyordu o yüzden sınıftakilerle daha bi samimiydik. Tabi bazıları sadece not samimiyetiydi ama o anlaşılıyor zaten. Sınava girerkenki heyecanı çıktıktan sonraki heyecanı birbirimizle paylaşmak güzeldi. Sanki hiç bilmedğim bi ortamda birden tanıdık birini görmüş gibiydim. Yani hissettiğim duygu bunun gibiydi. Neyse geçti gitti akılda bazı güzel anılar bırakarak.
   Bütlere bir daha kalmak istemem ama bu istememekle ya da "artık çok çalışcam" demekle olmuyor. Ben bu yaz beni bu duruma sürükleyen sorunları bulup onları halletmeye çalışıcam. Artık zaman az. Bir teorik sene daha sonra mesleğe başlıyoruz. Ayrıca DUS var ve başarılı olmak öyle kolay değil. Şimdilik benden bu kadar.

30 Haziran 2016 Perşembe

İlk Sınav (5)

Finaldekilere benzer sorular vardı. 60 değil 80 bile alırım gibi geliyor ama hiç düşündüğüm gibi olmayıp 40 dalan da gelebilir. Kısaca pek yorumum yok. Her şey olabilir. Açıklanmasını beklemekten başka yapacak bir şeyim yok. 1 saat sonraki sınava çalışayım ben biraz.

Sınav sabahı (4)

Kuş cıvıltıları geliyor odamın camından, sabah olmuş artık. 
Bugün iki sınav var ve ilkinden 58 almam lazım. Ben yeterli çalıştığımı düşünmüyorum. Hatta sadece fizyoloji çalışmış sayılabilirim. Hala 5 saatim var. 2 saati yolda geçecek, 2 saati evde, 1 saati de okulda. Yarısını çalışarak geçirsem belki 3-5 puan daha öğrenirim. Öğleden sonraki sınav için kafam rahat ama, çalıştım ona geçecek kadar. İlk sınavdan da alsam şu geçer notu söz bir daha böyle bir durum olmayacak. Neyse ben biraz daha çalışayım.

29 Haziran 2016 Çarşamba

Acaba? (3)

Olumsuz düşüncelerimin doruk noktasındayım şuan. Genel olarak çalışmama değinmiyorum, bugün patolojinin yarısına çalıştım şimdi iftara davetli olduğum için çalışamıyorum. Site içinde olduğu için erken ayrılıp devam edicem çalışmaya ama son bir saattir hiç isteğim yok. Pişmanlık duygusu yavaştan ortaya çıkıyor gibi. Neyse, şimdi iftara odaklanayım belki sonrasında bir şey değişir, değişmeli.

28 Haziran 2016 Salı

Bütler2

Az önce bir yazı yazdım ama bitiremeden şarjım bitti telefon kapandı ve yazı silindi. Şimdi kısa geçicem. Şimdiye kadar sadece 30 sayfalık tek konu bitti. Bu kötüye işaret gibi ama almam gereken minimum puanlar yüksek değil o yüzden ne zaman karamsar düşünsem aklıma bunu getirip rahatlatıyorum. Neyse çok da rahatlamamam lazım zaten o düşük puanları almak için yeterli çalışmayı yapmadım henüz.

24 Haziran 2016 Cuma

Yine mi bütler? (1)

   Bugün finaller bitti. Hali hazırda 2 tane büte giricem ve biri de yolda. Eğer 30-40 tane soru tutturmadıysam 3 tane olacak.
   Geçen dönem akıllandığımı düşünmüştüm  aslında ama hiç de öyle olmamış. 3 tane bütün ilk sebebi aşırı rahatlığım, diğer bi sebebi ise rahatlıkla gelen vaktimi ders dışında şeylere ayırma durumu. Bu dönem hayatımdaki en dolu zamanlarımdı. Dönem başladı Balkan'lar gezisi oldu. Sonra haftasonlarım bazen de haftaiçlerimi gezmeye ayırdım. İstanbul'da çoğu yeri gezdim bunun dışında 3 farklı şehire gittim. Gezerken güzeldi her şey hatta çoğu geziden sonra çok zaman kalıyordu ders çalışmak için. 
  Bütün dönem gezmeye alışınca Ramazan'da olan davetleri de geri çevirmedim hiç. Zaten olay final haftasında da gezmemden kaynaklanıyor daha çok. Bir de odaklanma ya da çalışma isteği sorunum vardı. Bütün her şey birleşince ortaya bu tablo çıktı. 
   Çalışmadığım  için 3 tane bütüm var. Rahatlığım burda da devrede aslında çalışsam geçerdim diyorum. "E çalışsaydın o zaman" diyenleri duyuyor gibiyim. Bütler bitince bu sorunun derinlerine inip aşmaya çalışıcam ama şimdilik önümdeki 6 günü nasıl değerlendirceğimi düşünmeliyim.
  Bugün fizyoloji çalışmayı düşünüyorum. Akşam yeni bir yazıyla bugün yaptıklarımı ve yarın yapacaklarımı yazarım. İnşallah bu sefer olması gerektiği gibi olur her şey. 











3 Nisan 2016 Pazar

Ruh Hali

   Vizeler yaklaşıyor ve ben yine çalışmadım. Aslında bu sefer daha bilinçliydim. 1 ay önceden daha somut düşüncelerim oluşmuştu.Hatta iki üç girişimde de bulundum ama sonuç aynı. Daha 3 gün var önümde o kadar da olumsuzluğa kapılmamam lazım aslında.
   Tek o olsa kapılmazdım tabi. Diğer yandan kan şekerimle de sorunlarım var. Son 8 aydır çok düzensiz gittiğimin farkındayım ama 2 haftadır kan şekerim yükseliyor ve insülini normalden çok yapmama rağmen düşüremiyorum. Bu da beni olumsuzluğa itiyor. 
   Ayrıyetten bu sorumlarımın asıl noktasına o kadar çözümden birini uygulandığım için kendime kızıyorum. Ruh halim böyle en azından şu saat için. Ayrıca Balkan'lar yazısıyla ilgili olarak keşke günü gününe yazsaymışım. Şimdi hem istek az hem de unutmuşum bazı şeyleri.
   

28 Şubat 2016 Pazar

Balkanlar Gezisi-2

  Bir önceki yazıya ekleme yaparak başlamak istiyorum. Pasaportlardan bahsetmemişim. Bakanlık projesi olduğu için bize gri pasaport verdiler. Daha önce emniyete hiç gitmemiştim. Girdiğimde aklıma nerden girdiyse aynı şekilde bir sistemle karşılaştım. Beni baya şaşırttı. Alt-üst ilişkileri falan değişik şekilde hoşuma gitti izlerken.
  Pasaport için önce okuldaki dersimi ekip son mesai bitimine bir saat kala işleri halletmeye çalıştım ama bizden ekstra bir belge daha istediler ve sıra gelmedi bana. Ertesi sabah ilk saatlerinde gittim ve işimi 5 dakikada hallettim. Gri pasaportlarımız hızlı geldi aslında, bir hafta geç mi gideriz falan derken halloldu son anda. Gezi sabahı yeşil pasaportlularla konuşunca keşke yeşil çıkartsaymışım dedim. Çünkü aynı paraya çıkıyormuş ve benim 25 yaşıma kadar böyle bir hakkım var. Neyse olan oldu geziyi anlatmaya başlabilirim artık.
  Yurttan akşam dokuz gibi ayırıldık. Bulgaristan'a açılan sınır kapımız olan Kapıkule'ye kısa sürede vardık. Çoğumuz ilk defa gümrükten geçecektik. Otobüsten indik, pasaportlara çıkış pulu yapıştırdılar. Sırayla pasoportları verdik Türk polis abimize. Gençten biriydi o yüzden bizdeki gerginlik ve heyecan o kadar fazla olmadı. Pasaportların damgalanmasını beklerken ekibin yarısı sigara içti. Böyle bir adet varmış sanırım: Gümrükte sigara içmek. 
  Pasaportlar geldi otobüse doluştuk Bulgar tarafına gittik. Yine indik bu sefer etraftakiler bizden değildi dil değişmişti. Bulgar polis kadın sert yüzlü biriydi. Teker teker işlem yaptırıp geçtik Bulgaristan'a. Geçince kenardaki tuvaletlere takıldı gözüm. Sonuçta oralarda taharet musluğu yokmuş diye çok fazla muhabbet dönmüştü. Evet klozette bir şeyler eksikti.
  Neyse gümrükten çıktık ve yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra benzin istasyonunda durduk. Benzin fiyatlarının Türkiye'ye göre uygun olması yüzünden depoları orada fullediler. Yaklaşık 400 litre deposu vardı otobüslerin. Bu süre zarfında benzin istasyonunun WIFI'ına bağlandık. Biraz abarttım ben ve ailemi aradım Whatsapp'tan.
  Salı gününün ilk saatlerindeydik artık.  Sofya'ya girene kadar birkaç yerde daha durduk. Hatta birinde inip çorba içenler bile oldu. Sonuçta erken girecektik yolda oyalanmamız pek bir şey değiştirmiyordu. Sabah namazına yarım saat kala Sofya'daydık. Ben uyuyordum ama Sofya'ya girdiğimizde uyandım. Camdan Sofya'yı seyretme fırsatım oldu böylece. Sabah namazını kılmayı düşündüğümüz Banyabaşı Camiine geldiğimizde vakit hala girmemişti. Birkaç kişi otobüsten indik gezinmeye başladık. Yine bir WiFi bulup biraz internete girdik. Camiye gidip bakalım dedik ama kapısı kilitliydi. Civardaki bir taksiciye sorduğumuzda sekizde açılır cevabı aldık. Bu bizi büyük bir strese soktu çünkü vakit girmişti ve namaz kılabilceğimiz tek yer burasıydı. 
  Şoförlerden biri ben bir yer biliyorum diye yola koyuldu. Baya gittik otobüsle. Şehir merkezini geçtim artık şehirden de uzaktaydık. Bir benzin istasyonunda durduk. Sadece bir tuvaleti ve bir lavobosu vardı. Bu bizi içme sularımızla abdest almak zorunda bıraktı.Hasırlarımızı çimenlere serip namazı kıldık. Gezi böyle bir hareketlilikle başlamış oldu.  
  Sofya'dan uzakta olduğmuz için geri dönmekdik zaten cami için uğrayacaktık. Uyanık olanlar gezmiş oldu Sofya'yı. Üsküp'e doğru yola koyulduk. Makedonya sınırına gelince ilk gümrükler gibi inip vermedik pasaportları, adam otobüse girdi herkesten tek tek aldı ve indi. Daha pratik oldu bu sistemle. Üsküp'ü bir sonraki yazıda anlatayım çünkü bir bu kadar daha yazsam fazla uzun olur bence. Hala tam anlamıyla başlamadım ama bir sonraki yazıyı daha kısa sürede yazarım sanırım.











24 Şubat 2016 Çarşamba

Balkanlar Gezisi-1

  Aslında bu yazıyı uzun tek bir post olarak düşünüyordum ama sanırım artık başlamalıyım.
  Biraz öncesinden almak istiyorum, işlerin  nasıl başladığından. Yurt müdürleri daha ilk aylarda ağızlarından ufak ufak kaçırıyordu aslında bu projeyi. Biraz biraz somutlaşınca bize de söylediler gezi olacağını. Pasaportları görene kadar hiçbir şey kesin olmamıştı ama. Yani geziye iki gün kalaya kadar... Neyse işte bir şekilde beni de çağırdılar ve serüven başladı.
  Pazartesi günü sabah çıktık yola. İlk durağımız Edirne'ydi. Edirne'de önce İhlas Vakfı Edirne Erkek Öğrenci Yurduna uğradık. Yeni bir binaydı. Civardaki en büyük yurtmuş. Ama içi daha ilk senesi diye pek dolu değildi. Yurtta öğlen yemeği yiyip merkeze doğru yola koyulduk. 
  Şuan keşke sıcağı sıcağına yazsaydım diyorum çünkü bağlı yerlerin adını unuttum. Merkeze giderken önce kabristan şehitlik ve bir de külliye gezdik. Külliye Selimiye Camii'ni tam karşıdan görüyordu. Minareden tutar gibi fotoğraflar falan çekildik. Sonra yola koyulduk ve merkeze geldik. Üç büyük cami vardı ve mesafeleri yakındı birbirlerine. Selimiye ile başladık, denilene göre mimarisi ile ünlenmiş bir camiydi ki gerçekten çok hoş bir görünüşü vardı. Ordan Eski Cami'ye geçtik. Orası da hat yazıları ile ünlenmiş, her duvarda farklı bir hat vardı. Oradan da Üç Şerefeli Cami'ye geçtik. O da adını minaresindeki üç şerefeden almış. 
   Merkez biraz boş vakit verdiler. Hemen meşhur ciğerden yemeye gittik. Güzeldi ciğer daha önce yememiştim öylesini. Ciğeri yedik sonra yeniden yurda geçtik. Ciğer yemeyenler akşam yemeğini yedi. Namazların kıldık ve otobüslere doluştuk. Buradan sonra gezinin asıl kısımları başlıyor. En kısa zamanda onların da yazarım.















6 Şubat 2016 Cumartesi

İlk "Büt" Deneyimi ~Son

  60 aldım ve geçtim. İnsan zora düşmedikçe tam performans göstermiyor. Ben alttan alma fikrini benimsediğim için yine tam performans göstermedim ama 48 alsam geçiyordum.
   Bu büt olayı  bende yeni bir şeyler uyandırdı. Uzun zamandır fikir aşamasında kalan şeyleri gerçekleştirme uğrunda ilerlemelerim oldu. Hala fikir aşamasındayım ama artık somut bir şeylere daha yakınım. Başka bir yazı da görüşmek üzere.

1 Şubat 2016 Pazartesi

İlk "Büt"Deneyimi ~5

   Sabah 6 alarmına uyandım ama çok uykulu olmamak için kendime bir 40 dakika daha verdim. 7 gibi sinire başladım ve genel bir tekrar yaptım. 8 gibi biraz mola vereyim dedim ama klasik molalarımdan oldu ne yazık ki. Kahvaltı falan derken 10 oldu. Artık okuduklarımın kafama girmesi yerine, kafam bilgileri karıştırıyordu. 
    10.30 gibi evden çıktım. Otobüs ve metrobüste de biraz baktım ama artık pek de işe yaramıyordu. Okula 12 gibi ulaştım ve büte kalan diğer arkadaşlarla sınav konulu sohbetler ettim. 
   Sınavda anatomide ters köşe oldum. Sinir beklerken dolaşım ve kasla karşılaştım ama yine 6 soru işaretledim 19 sorudan. Fizyoloji beklediğim gibiydi, boşaltımda biraz farklı sorularla karşılaştım. 19 da 11 işaretledim. 
   Mikroya geçtiğimde 17 soru işaretlediğimi gördüm ve bu beni mutlu etti. Çünkü finaldeki doğru sayım zaten 18di. Mikrodan 7 soru yapsam geçiyordum. Bu gazla başladım teste ama kısa sürdü. Daha ilk sorulardan basit bulduğum bilgileri karıştırdım ama test bittiğinde saydım ve 7 tane işaretlemiştim. Hedefim olan 24 ü görünce mutlu oldum.
   Bu söylediklerim ilk 20 dakika içinde gerçekleşti. Geriye kalan 30 dakikayı yapmadıklarına kılıf uydurup sallayarak ve yaptıklarımı kontrol ederek geçirdim. Burdan sonra ipler koptu. Yaptığım 24 sorunun 5inde falan hata buldum. Bu moralimi bozdu tabi. Hoca 10 dakika kaldığını söyleyince 36dan 50 ye kadarki soruları hızlıca yaptım ve 3 dakika kala çıktım.
   Herkes çıktğında alttan almayla ilgili prosedürleri konuşuyorduk. Alttan almak belki büyüttüğüm kadar bir olay değildir. Hem belki onunla ilgili bir seri de yazabilirim. Neyse sonuç olarak salladıklarımdan bir kısmı beni mutlu ederse sınırdan geçiyorum. 66 alıp CC ile geçme fikri hayal gibi artık. Sonuçları öğrenince bu seriyi bitirim sanırım.









İlk "Büt" Deneyimi ~4

   Patladığım noktaya geldik. Kızgınım kendime ama bu pek bir şey ifade etmiyor artık. Çalışınca güzel çalışıyorum ama bir ara vereyim diyince üç saat dört saat oyalanacak şeyler buluyorum. Bu çalışma sistemi sınava iki hafta kala yapılabilecek bir sistem ama gel gör ki benim yarın bütüm var. Final olsa hadi yine neyse büte kadar aynı sistem işe yarar ama bu son şans. 
   Anatomiden sinirlere baktım uzun bir ara verdim. Sonra Fizyolojiden dolaşımı bitirdim. Saat sekiz olmuştu. Aslında gayet iyiydi o zamana kadar ama mola vereyim dedim ve üç saat sonra geri oturdum. Tabi artık çöpe atacak zaman kalmamıştı, hatta elimde olması gerekenden çok daha azı kalmıştı. Sadece çıkmış soruların olduğu bölümlere bakarak kan ve solunuma baktım ama bu stres ve kızgınlıkla pek de faydalı olmadı. 
   Yarın sabah 6 gibi kalkıp yeniden göz atmaya başlamayı düşünüyorum. 6 planı biraz zor gibi geliyor o yüzden en geç 7.30 da başlamış olmam gerekiyor. Sınava da erken gidip güzel bir yerde oturtmayı istiyorum. Tabi o güzel yere inşallah ihtiyacım kalmaz. 
   Aslında başından beri esprisini yaptığım alttan alma olayını espriden ötede düşünmüyordum pek ama 8' 11'e kadarki boş duruşum moralimi bozdu ve artık kolay kolay sınav stresi yapmayan ben içimde hissediyorum o stresi. 36'nın üstüne 6 soru koyup 48 almam gerektiği için yine de o kadar umutsuzluğa kapılmıyorum ama bu durumdan iyi bir ders almam gerektiği ortada. İnsanın hayatında dönüm noktaları olur ya, şuan ben bu olayın o noktalardan biri olduğunu düşünüyorum. Daha fazla uzatmadan, iyi geceler.







31 Ocak 2016 Pazar

İlk "Büt" Deneyimi ~3

   Sabah hedeflediğim saatte kalktım ama sadece 20 dakika çalışıp uyudum. Hatam yatarak çalışmaktı sanırım. Bu saate kadar oyalandım yine ama hala vakitm var. Sonuçta soruların yarısını yapınca geçebiliyorum değil mi?
  Şimdi anatomiden sinire ve kemiklere bakıp fizyolojiden kalan konuları bitireceğim. Bu süre zarfında telefona hiç bakmamayı planlıyorum, inşallah başarılı olurum. Fakat çalışmam gereken bazı konular telefonda, o zaman gereksiz bakmayacağım. Hadi bana kolay gelsin.

İlk "Büt" Deneyimi ~2

   Hedeflerimi az koymuştum bunalıp bırakmayayım diye ama o kadarcık konuyu bile bitiremedim. Hücre ve boşaltım bitti. 
   Yarın sabah 7 de çalışmaya başlamak istiyorum ama geç yatıyorum belki uykuyu tercih ederim.  Kalkınca anatomiye göz gezdireceğim eğer beni korkutmazsa fizyolojiye ara verip ona devam ederim. Hedef bütün konuları bitirmek, başka şansım yok çünkü. Yanımda aslında bir şey başarmama rağmen bunu fark ettirmeyip moralimi yükselten insanların olması da ayrı bir güzel oluyor şu sıkışık süreçte. Gün ortasına doğru bir post daha atarım, iyi geceler.

30 Ocak 2016 Cumartesi

İlk "Büt" Deneyimi ~1

   Geçen seneden beri sınav zamanları çalışmalarımı günlük şeklinde buraya yazarak bir düzene oturtmak istiyordum ama sınavlara hiç zamanında çalışmadım ve buraya yazacak bir şeyler çıkmadı. 
   Geçen hafta 8 kredilik kuruldan 36 alarak büte kaldım. Anatomi, fizyoloji ve mikrobiyolojiden oluşan kurula 1 gece önceden çalışmayı denedim ve başaramadım. Büte çalışmam için tam altı günüm olmasına rağmen o günlerin çoğunu da boş boş geçirdim ve bugün bu saatte artık başlasam iyi olacak dedim. Çünkü artık başlamazsam seneye alttan almam gerekecek.
   Vizeden 54 aldığım için bu sınavdan 48 almam gerekiyor DD ile geçmem için. Tabi DC ya da CC olsa ortalama hiç fena olmaz. Dört gündür hep bir bahane ile çalışmadım ve bugünün de büyük kısmını oyalanarak geçirdim. Geçen seneki günlük ders çalışma yazı serisi fikrimi uygulayarak belki gaza gelirim ve verimli bir çalışma elde ederim diye düşünüyorum. 
   Yazmaya değer bir şeyler oldukça yeni post olarak yazacağım. Şimdilik planlarımı yazıp akşama da ne kadarını yaptığımı yazmayı düşünüyorum.
Bugün fizyolojiden hücre, kan ve boşaltımı bitirmeyi düşünüyorum. Eğer akşam kafam alcak gibi olursa biraz da anatomiye bakarım. O zaman hadi görüşürüz ben ineklemeye başlayayım.